AYÇA – HERŞEYIN BAŞLANGICI (6)

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

AYÇA – HERŞEYIN BAŞLANGICI (6)
Yeniden işe başladığının ikinci günü Ayça şirketin yönetim kurulu toplantısına katıldı. Erman bey’in çocuğu rahatsızlandığı için toplantıda ona Ayça ikame ediyordu. Bu toplantıda dikkatini çeken bir nokta Ayça’nın aklına daha önce gelmeyen bazı olasılıkları getirdi. Genel müdür Rıfat bey kendisiyle gereğinden çok daha fazla ilgileniyor, gözlerini sık sık vücudunda gezdiriyordu. Ayça da minicik eteği ve gömleğinin düğmeleri arasından bir görünüp, bir kaybolan sütyeniyle dikkat çekmeyecek gibi değildi.

Rıfat bey 60’a merdiven dayamış, belki de gelmiş, şişman, kel kafalı, parası hariç hiç bir şekilde bir kadının ilgisini çekmeyecek bir adamdı. Bugüne dek Ayça’nın da ilgisini hiç çekmemişti fakat artık Ayça’nın aklından başka şeyler geçiyordu. Şirket içindeki pozisyonu ve gerçekleşmesini istediği bazı olaylar açısından Ayça’nın ilgi alanına girmişti. Yine de, “Bu aralar olmaz, başka planlarım var”, diye düşünen Ayça, Rıfat bey’in bakışlarına fazla karşılık vermedi.

Toplantıdan sonra yerine geçince hemen telefona sarıldı ve Mirey’i aradı. Birlikte öğle yemeğine çıkmayı teklif etti. Mirey biraz tereddüt ettiyse de teklifi kabul etti. Öğle yemeğinde Ayça sözü fazla dolandırmadan konuya girdi:

– “Mireyciğim, nasıl, ben yokken Tolga ile iyi vakit geçirdiniz mi?”

– “Tolga ile görüşmedik Ayça. Sen izin verdin diye hemen birlikte olacak değildik ya!”

– “Siz bilirsiniz. Sizin cinsel hayatınıza karışmıyorum. Fakat, bil ki, ikinizi sevişirken izlemek istiyorum.”

– “Ne diyorsun sen Ayça? Aklını mı kaçırdın? Nasıl olur?”

– “Çok güzel olur. Belki sizden alacağım dersler vardır. Hem sen çok hoş bir kızsın.”

– “Sana inanmıyorum. Hayır, olmaz.”

– “Bence bir kez daha düşün. Teklifimi kabul etmezsen, öğleden sonra doğru Rıfat bey’in odasına gidip, senin eşimi baştan çıkarmaya, yuvamı yıkmaya çalıştığını anlatacağım. Bu aralar aramızın nasıl iyi olduğunu biliyorsun. Bu durum sanırım hoşuna gitmez. Belki de şirkete yeni bir personelci almak ister.”

– “Çok adisin. Bunları söylediğine inanmıyorum.”

– “Bence bir an önce kararını ver. Bu akşam için Tolga’yı ara. Bizim evde buluşun. Ben bu akşam çok geç geleceğimi söyledim zaten. Saat 9 gibi sessizce gelirim. Sizi izlemek harika bir tecrübe olacak.”

Tolga yemekten yeni dönmüş, Ayça’yla telefonda görüşmüştü. Ayça’nın işleri bu aralar çok yoğundu; yine geç saatlere kadar çalışıp, yeni ürünün promosyon kampanyası üzerine kafa patlatacaklardı. Tolga önündeki dosyalara gömülmüştü ki, çalan telefonla irkildi.

– “Alo. Merhaba Tolga, ben Mirey.”

– “…Merhaba Mirey. Şaşırdım biraz, işe dalmışım. Nasılsın?”

– “Teşekkür ederim. Sen?”

– “Ben de iyiyim. Ne var ne yok, İzak nasıl?”

– “Boşver onu şimdi. Bu akşam ne yapıyorsun?”

– “Bu akşam mı? Bilmem. Neden sordun?”

– “Seni çok özledim.”

– “….”

– “Sen de beni özlemedin mi?”

– “Şeyy, özledim elbette. Fakat… Bu şekilde nereye kadar devam edeceğiz, bilmiyorum.”

– “Gittiği yere kadar. Bence günün tadını çıkaralım. Söylesene sizin ev uygun mu, Ayça sanırım yine geç çıkacak, burada konuşurlarken duydum.”

– “Evet. Yine geceyarısına kadar çalışacakmış.”

– “Harika! Yedibuçukta sendeyim.”

– “…”

– “Hadi sevgilim, görüşürüz. Bye!”

– “Bye!”

Ayça arabasını evin yan sokağına park etti. Apartmana girdi, merdivenleri yürüyerek çıktı. Anahtarı dikkatlice, ses çıkarmamaya özen göstererek deliğe yerleştirdi. Döndürdü ve kapı sessizce açıldı. “Geçenlerde iyi ki yağlamışız”, diye düşündü. Ayakkabılarını çıkardı, parmaklarının ucuna basarak, usulca koridorda ilerledi. Evin ışıkları yanmıyordu, sadece koridorun sonundan, yatak odalarından gece lambasının soluk ışığı süzülüyordu.

Kararlı ve sessiz adımlarla o tarafa yürüdü. Yaklaştıkça içeriden gelen sesleri duymaya başladı. Kısık sesle konuşan iki kişi. Kapının yanına gelince durdu. Karanlıkta elinde bir alet belirdi: Bir dijital kamera…

Soğukkanlı hareketlerle kamerayı koridorda, kapının çaprazında, yatağı yandan gören bir sandalyenin üzerine yerleştirdi ve record düğmesine bastı: Çıt! Gerçi içerdekilerin onu duyacak durumları yoktu ama yine de bir süre hareketsiz kaldı. Kamera çok sessiz çalışıyordu. Sandalyenin arkasına atılmış bir t-shirti kameranın üzerine çekti. Artık teknoloji harikası bu mini kamerayı t-shirtü üzerinden almadıkça kimsenin görmesi veya duyması mümkün değildi. Ayça geldiği gibi sessizce kapıya yürüdü. Ayakkabılarını giydi, sessizce kapıdan dışarı süzüldü. Az sonra arabasının direksiyonunda Boğaz’a doğru ilerlerken kendi kendine gülümsüyordu.

“Bakalım bu ev yapımı film İzak’ın ilgisini ne kadar çekecek? Üstelik 120 dakika!” diye düşündü. “Ayrıca ben de merak ediyorum.”

Saat 12 civarında Ayça yeniden evine geldi, bu gece ikinci kez! Zili çaldı, kapıyı Tolga açtı.

– “Hoşgeldin canım, çok geç kaldın, merak ettim seni.” “Sorma. Bu kampanya bizi öldürecek. Neyse, sonunda geldim işte. Sen neler yaptın?”

– “Televizyon seyrettim. Biraz uyukladım. Sıradan şeyler…”

– “Canım benim. Sıkılmışsındır. Biraz eğlenelim mi, ne dersin?”

– “Aslında çok iyi olurdu ama ikimiz de yorgunuz. Bugün ben de ofiste epey yoruldum.”

– “Hadi yatalım o zaman.”

Ayça içten içe sinirlenmeden edemedi. Kaç yıllık kocası nasıl da kolaylıkla yalan söylüyordu. Yatak odasına yürürken, hızlı bir hareketle kamerayı sakladığı yerden aldı ve banyoya girdi. Kaset bitmişti. İçindekilere ertesi gün bakacaktı. Duşunu aldı, ertesi gün olacakları düşünerek yatağa uzandı. Yastıkta hala Mirey’in kokusu vardı.

Ayça ertesi sabah erkenden işyerine telefon edip, o gün işe geç geleceğini bildirdi. Kahvaltıdan sonra, elinde kahvesiyle televizyonun karşısına geçip, dün geceki kasedi izlemeye başladı. Kendi yatak odasında müthiş bir seks filmi çevriliyordu.

Mirey tam da kendisinin yattığı tarafa uzanmıştı. Tolga büyük bir iştahla Mirey’in silikonlu izlenimi veren nefis biçimli göğüslerini emiyordu. İki sevgilinin inanılmaz bir zevk aldıkları belliydi. Tolga dakikalar boyunca Mirey’in iki göğsünü de emdi, yaladı, ısırdı. Yanlardan bastırıp, diliyle ikisini birden yaladı. Meme uçlarını sıkıştırdı, emdi. Mirey’in inlemeleri çok net duyuluyordu.

Ardından uzun uzun öpüştüler. Daha doğrusu birbirlerini yediler. İki aşığın dilleri iştahla birbirlerine dolanıyor, dudakları diğerininkini zevkle emiyordu. Ayça gördükleri karşısında biraz şaşırmıştı.

“Bu ikisi birbirine aşık”, diye düşündü.

Bu arada Mirey ayağa kalktı ve odadan çıktı. Kapıya doğru yürürken kameraya iyice yaklaşınca Ayça onun ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedi. Kusursuz bir vücudu vardı; iri, biçimli göğüsler, upuzun sütun gibi bacaklar, ince bir bel, şahane kalçalar, masmavi gözler…

“Vajinasını da yeni traş etmiş kaltak”, dedi kendi kendine Ayça.

Bu arada yatakta yalnız kalan Tolga sırtüstü uzanmış, kazık gibi olmuş penisini okşuyordu. Ayça, “Nasıl da iştahla bekliyor onu Mirey’e geçirmeye” diye düşündü. Az sonra Mirey geri döndü ve doğruca Tolga’nın hazır bekleyen penisini dudaklarının arasına aldı. Tolga zevkten gözlerini kapamıştı. Mirey ağzında tuttuğu penisi ufak ufak emiyor, bir yandan da Tolga’ya bakıyordu. Sonra dondurma yalar gibi yalayarak tüm penisi tükürüklerine buladı. Taşaklara indi ve onları da vantuzlayarak emdi. Dilini Tolga’nın taşaklarının dibinde, arka deliğinin yakınlarında gezdiriyordu. Tolga hayvan gibi inliyordu. Birden kasılmaya, titremeye başladı. Bunu farkeden Mirey hemen penisi ağzına aldı ve hızla emmeye başladı. Tolga’nın çıkardığı seslerden boşalmakta olduğu anlaşılıyordu ama penisin başı Mirey’in ağzında olduğundan bir şey görülemiyordu.

Bir süre sonra Tolga’nın inlemeleri kesildi, nefes alması normale döndü. Mirey hala penisi ağzında tutuyor, emmeye devam ediyordu. Sonunda başını dudaklarının arasından serbest bıraktığında penisin başı tertemiz, pırıl pırıldı. Ortalıkta en küçük bir sperm izi yoktu.

“Hepsini yutmuş fahişe..”, diye söylendi Ayça. Daha fazla seyretmek istemedi. Hızlı hızlı ileri sararak şöyle biraz bakındı. Tolga boşaldıktan sonra Mirey’i yüzükoyun yatırmış, ensesinden ayak parmaklarının ucuna dek her noktasını tadını çıkarırcasına öpüyor, yalıyor, kokluyordu.

“Bana hiç bunu yapmamıştı”, diye düşündü Ayça, Tolga’nın Mirey’in ayak parmaklarının aralarını yaladığını görünce. Bu uzun yalama seansının sonunda Tolga başını Mirey’in vajinasına gömdü ve dakikalar boyunca oradan ayrılmadı. Ayça ayrıntıları göremiyordu ama Mirey’in inanılmaz zevk aldığı çıkardığı seslerden ve titremelerinden belliydi.

“Galiba bir kaç kez orgazm oldu,” diye düşündü Ayça.

Sonunda Tolga yeniden sırtüstü uzandı ve Mirey’i kucağına aldı. Yeniden iyice sertleşmiş penisini ıslatması için Mirey’in ağzına verdi. Mirey iştahla yaladı ve tükürükledi. Sonra bir hamlede içine aldı. Ayça sarmaya devam etti. Uzun süre bu şekilde seviştiler. Tolga bir yandan da, Mirey’in tadına doyamadığı göğüslerini avuçluyor, sıkıştırıyordu. Ayça daha fazla seyretmedi. Kamerayı kapadı, çantasına koydu. Kararlı adımlarla kapıya yöneldi.

Öğle yemeğinden erken dönen Ayça’nın aklından şeytanca planlar geçiyordu. Doğru insan kaynaklarına, Mirey’in masasına yöneldi. Departmanda kimse yoktu. Hiç tereddüt etmeden masanın çekmecesinden Mirey’in ajandasını aldı ve “İ” harfinden bulduğu İzak’ın telefon numarasını kendi ajandasına yazdı. Yerine döndü. Hemen telefona sarıldı.

– “Alo, İzak bey’le mi görüşüyorum?”

– “Evet, buyrun?”

– “Merhaba İzak bey. Ben Ayça, XX şirketinden. Beni hatırladınız mı, Mirey’le nikahınızdan?”

– “Merhaba Ayça hanım. Evet, hatırladım. Nasıl yardımcı olabilirim size?”

– “Sanırım benim size yardımcı olmam gerekecek.”

– “Anlayamadım. Nasıl yani?”

– “Mirey sizi benim eşim Tolga’yla aldatıyor.”

– “…”

– “Önce ben de inanmadım. Fakat onları bizim evde bastım. Üstelik, elimde video görüntüleri de var. Size de haber vermek istedim.”

– “Nasıl olur? İnanmıyorum size.”

– “İnanın İzak bey. Doğru söylüyorum. Sorabilir miyim, dün akşam Mirey neredeydi?”

– “İşteydi. Yeni eleman alımları üzerinde çalışıyorlardı.”

– “Hayır, İzak bey. Maalesef bu doğru değil. Dün akşam Mirey ve Tolga bizim evde birlikteydiler.”

– “Ama nasıl olur? Hay allah, ne diyeceğimi bilemiyorum.”

– “Çok şaşırdığınızı biliyorum. Ben de şaşırdım ve üzüldüm.”

– “Peki, ne yaptınız? Yüzleştiniz mi?”

– “Hayır. Henüz değil.”

– “Ben hala söylediklerinize inanmakta zorlanıyorum.”

– “O halde size bir teklifim var. Bana ev adresinizi verin, bir saat sonra geleyim. Yanımda kanıtları da getireyim. Hem bundan sonra ne yapacağımıza da birlikte karar veririz.”

– “Ayça hanım, iş yerindeyim şu an.”

– “Ben de öyle. Ama bu konu herşeyden önemli. İzin alıp çıkacağım.”

– “…”

– “Neden tereddüt ediyorsunuz ki? Beğenmeseniz de gerçeği anlamış olacaksınız.”

– “Peki, tamam. Adres: ….”

Ayça telefonu kapadıktan yarım saat sonra, müşteri ziyaretine gideceğini söyleyerek işyerinden ayrıldı. Arabasını doğru İzak’ın evine sürdü.

Ayça zile basıp bekledi. Burası çok zengin bir semtte, son derece lüks bir apartman dairesiydi. Kapıyı İzak açtı. 35 yaşlarında, biraz kilolu, gözlüklü, pek de bir özelliği olmayan bir adamdı. Ayça’yı içeri aldı ve salona geçtiler. Kısa bir süre ortadan kayboldu. Ayça dikkatlice evi inceledi. Oldukça zevkli döşenmiş, çok büyük bir salondaydı. Ev sahiplerinin zenginlikleri her ayrıntıda belliydi.

Kamerayı çantasından çıkardı. Az sonra İzak içeri girdi. Televizyonu açtı. Ayça kamerayı televizyona bağladı, kasedi başa sardı ve oturup izlemeye başladılar. Bir süre hiç konuşmadan izlediler. Ayça çaktırmadan İzak’ı inceliyordu. Güzel karısının Tolga’nın penisine dondurma muamelesi yaptığı bölümlerde ter içinde kalmıştı. Yüzündeki ifadeden büyük bir şaşkınlık okunuyordu. Bunun dışında bakışlarından kızgın mı, üzgün mü olduğu, daha doğrusu hangisinin ağır bastığı anlaşılmıyordu.

Ayça kasedi epey ileri sardı. Artık kendisinin de izlemediği bölümlere gelmişlerdi. Tolga sırtüstü uzanmış, Mirey de onun göğsüne yatmıştı. İki aşık sohbet ediyorlardı.

– “Sen benim bugüne dek seviştiğim en iyi erkeksin Tolga. Uçuruyorsun beni.”

– “Sen de harikasın sevgilim. Ben hayatımda senin kadar ateşli bir kadın tanımadım.” Bu sözler üzerine Ayça ve İzak bir an birbirlerine baktılar. Tolga devam etti:

– “Yakın zamana dek Ayça bana oral seks yapmazdı. İğrenirmiş. Sen ise aklımı başımdan alıyorsun. Hele o sıcacık ağzına boşaldım ya, zevkten aklımı kaçırıyorum sandım.”

– “Tolga, bu kaçamak sevişmeler bana yetmiyor. Yatakta çok yalnızım. İzak, biliyorsun iktidarsız…”

– “Biliyorum. Ama ne yapabiliriz? İkimiz de evliyiz.”

– “Belki bu durumu İzak’a anlatmalıyım. Bilmiyorum. Ama sevgilim, sana doyamıyorum.”

İzak hırsla televizyonu kapadı.

– “Daha fazla katlanamayacağım buna.”

– “Nasıl da ilerletmişler işi değil mi İzak? Sana İzak dememin bir mahsuru var mı?”

– “Hayır, istediğini söyle. Ben de sana Ayça diyebilirim sanırım.”

– “Tabii.”

– “Peki şimdi ne yapıyoruz?”

– “Emin değilim. Aklımdan bazı şeyler geçiyor ama…”

– “Ben altüst oldum. Hiç birşey düşünemiyorum.”

– “Bence senin temiz havaya ihtiyacın var. Hadi bir yere gidip, bir şeyler içelim. Hem ne yapacağımızı konuşuruz.”

– “Ok. Hadi.”

Ayça ve İzak yarım saat sonra çok güzel İstanbul manzarası olan bir cafe’de oturmuş, konuşuyorlardı.

– “Söylesene İzak, biz bunu hakedecek ne yapmış olabiliriz?”

– “…”

– “Hem de kendi yatağımda, inanamıyorum.”

– “Ayça, duydun ya, ben iktidarsızım.”

– “Yani? Kusura bakma, daha önce iktidarsız olduğunu söyleyen bir erkekle bu konuyu konuşmamıştım.”

– “Haklısın. Bu konuyu konuşmak zor.”

– “Seninle artık kader birliği ettik. Söylesene nedir problemin?”

– “Nasıl desem,…”

– “Çekinme lütfen.”

– “Penisim sertleşmiyor. Daha doğrusu yeterince sertleşmiyor. Mirey’le ilişkiye giremiyoruz. İlk zamanlarda epey uğraştık. Ama başaramadık. Artık zaten olmayan seks hayatımızı tamamen bitirdik. Bu konuyu adeta unuttuk.”

– “Doktora göründün mü? Hep mi böyleydi?”

– “Esk**en, evlenmeden önce, bir kaç kez sertleşmiştim. Kendi kendime. Ama bir kadınla asla sertleşemedim. Olmayacak korkusu zaten olmamasına yetiyor. Doktor, aslında sorunumun tamamen psikolojik olduğunu düşünüyor. Çünkü fiziki testler bu durumu açıklayamıyor. Herşey normal görünüyor.”

– “Gerçekten ilginç. Bence doktorun haklı. Gayet sağlıklı bir erkek olduğuna eminim ben.”

– “Teşekkür ederim ama maalesef…”

– “Neden kendini koyveriyorsun? Henüz gençsin. Önünde tadını çıkarabileceğin yılların var.”

– “Sözlerin gerçekten beni onore ediyor ama sanmıyorum.”

– “Denemeye var mısın?”

– “Nasıl, neyi?”

– “Birlikte.”

– “Yanlış mı anlıyorum? Sen şimdi bana…?”

– “Evet, yanlış anlamıyorsun. Seni son derece çekici buluyorum ve sana erkekliğini kazandırmak istiyorum. Hem ne yalan söyleyim, bunu yaparak Tolga’dan intikam da almış olacağım.”

– “Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslında ben de Mirey’den intikam almak isterim. Hem ben de senin çok güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum. Eşin seni aldatmakla büyük haksızlık etmiş. Ama, yine de…”

– “Ne kaybedersin İzak? Düşünsene, ya bir de herşey yolunda giderse? Önünde açılacak fırsatları düşünsene!”

– “Haklısın sanırım. Hem intikam ikimizi de rahatlatır. Peki ama, nasıl, nerede olacak bu deneme?”

– “Sizin evde. Bugün, hemen şimdi.”

– “Ciddi olamazsın!”

– “Çok ciddiyim. Hadi hemen kalkalım.”

– “Ayça, sana hiçbir şey için söz veremiyorum.”

– “Biliyorum, bunu senden isteyemem zaten. Ben de sana söz veremem hem.”

Ayça ve İzak yarım saat sonra İzak’ların evine geldiler. İzak izin isteyip, duş almak için banyoya girdi. Ayça da kendine içecek bişeyler hazırladı. İçkisini alıp, evi dolaştı.

“Demek burada oturuyor fahişe,” diye düşündü; “İntikamım acı olacak.”

İzak’ı beklerken yatak odasına geçti. Yatak odası son derece geniş ve konforlu döşenmişti. Dev gibi bir yatak odayı ortadan bölüyordu. Ayça üzerindekilerin bir kısmını çıkardı. Üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla yatağa uzandı. Az sonra İzak banyodan çıktı.

– “Nerdesin Ayça?”

– “Burdayım İzak, yatak odasında.”

İzak üzerinde bornozuyla yatak odasına geldi ve Ayça’yı iç çamaşırlarıyla yatakta bulunca şaşkınlığını gizleyemedi.

– “Bakıyorum çok hızlısın.”

– “…”

– “Nasıl başlayalım, ne yapıcaz şimdi?”

– “Evde hiç masaj için kullanabileceğim bir çeşit yağ var mı? Mirey’in vücut losyonu filan olabilir.”

– “Olması lazım. Getireyim mi?”

– “Sen yatağa gel. Ben alırım. Banyoda mı?”

– “Evet, sanırım.”

– “Ok. Sen uzan bakalım. Döndüğümde o bornozu görmeyeyim.”

Ayça banyoya gitti ve tam aradığı gibi bir losyonla odaya döndü. İzak bornozu çıkarmış ama katlayarak tam penisinin üzerine koymuştu.

– “Utanıyor musun benden? Bak ben ne yapacağım şimdi.”

Ve Ayça gözlerini bir an bile İzak’ınkilerden ayırmadan sütyenini ve külodunu çıkardı. Tamamen çıplaktı. İzak’ın iyice görebilmesi için kendi etrafında döndü.

– “Nasıl, beğendin mi?”

İzak, Ayça’nın güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü.

– “Sen gördüğüm en güzel kadınlardan birisin. Harikasın!”

– “Teşekkür ederim. Şimdi yüzükoyun yat bakalım. Bornozu da bana ver.”

İzak hızlı bir hareketle kendini göstermemeye çalışarak döndü. Bornozu yere bıraktı.

– “Çok güzel. Şimdi gözlerini kapa ve kendini rahat bırak. Güzel şeyler düşün, mesela beni düşün.”

Ayça yatağa çıktı ve çıplak vücudunu İzak’ınkine yaslayarak üzerine uzandı. İzak hafifçe inledi. Ayça’nın vücudundan yayılan sıcaklık tüm vücudunu kapladı. Bir kaç dakika bu şekilde yatan ve İzak’ın ensesine küçük öpücükler konduran Ayça, daha sonra dizlerinin üzerinde doğruldu ve avucuna bolca losyon boşalttı. Losyonu İzak’ın sırtına yaydı ve yumuşak hareketlerle masaja başladı. Omuzlarını, sırtını uzun uzun yağladı. İzak’tan ses gelmiyordu, gözlerini kapamış öylece yatıyordu.

Ayça bir miktar daha losyon aldı ve İzak’ın poposuna yöneldi. İki eliyle birden İzak’ın kalçalarını, bacaklarının arkalarını, ayak bileklerini, ayaklarını yağlayarak masaja devam etti. İzak tatlı tatlı inliyordu. Uzun süren bu masaj seansının ardından Ayça, İzak’tan sırtüstü uzanmasını istedi. İzak tepki vermeden isteneni yaptı ama eliyle penisini gizledi. Ayça gülümsedi ve losyonla bu kez İzak’ın göğsüne, beline masaja başladı.

Sonunda son derece rahat bir hareketle İzak’ın ellerini kenara aldı. Karşısında İzak’ın penisi duruyordu. Penis tamamen yumuşak ve inikti. Buna karşın hiç te küçük değildi.

– “Penisin çok güzel İzak.”

– “…”

– “Az sonra onu uyandıracağım, hazır ol!”

Ayça İzak’ın taşaklarını avuçlarına aldı ve tatlı tatlı okşamaya başladı. Sonra avuçlarına biraz daha losyon döktü ve İzak’ın penisini sağ eliyle kavradı. İzak inledi. Ayça bir yandan İzak’ın penisini vıcık vıcık olana dek yağlayıp, okşarken, bir yandan da sol eliyle göğsüne masaja devam ediyordu. Peniste küçük kıpırdanmalar vardı. Ayça gülümsedi ve eğilerek penisin başına bir öpücük kondurdu. Sonra küçük öpücüklerle penisin tüm gövdesini dolaştı. Öpmeye bırakınca İzak yalvaran bir sesle;

– “Ne olur durma Ayça. Uzun zamandır bu kadar zevk duymamıştım. Hadi devam et!”

Bunun üzerine Ayça penisin başını ağzına aldı ve emmeye başladı. Pek büyümediği için kolaylıkla tamamı ağzına sığıyordu. Bir süre bu şekilde, yumuşak yumuşak emdi. İzak Ayça’nın saçlarını okşuyordu. Ayça emmeyi bıraktı ve İzak’ın karnına oturdu. Losyonu kendi göğüslerine döktü.

– “Hadi İzak, sıra sende. Sen de bana masaj yapacaksın. Bunlarla başla.”

Ve dimdik göğüslerini okşaması için İzak’a teslim etti. Deminden beri hayranlıkla seyrettiği göğüsleri İzak hoyratça kavradı. Ayça hafifçe inledi. İzak önce yavaş yavaş, sonra gitgide hızlanarak Ayça’nın nefis göğüslerini yoğurmaya başladı. O bunu yaparken, Ayça da elini arkaya götürmüş, İzak’ın penisini okşuyor, ona mastürbasyon yaptırıyordu.

İzak, avuçlarındaki muhteşem göğüslere doyamıyordu. Onları patlatmak istercesine yanlardan bastırıyor, uçlarını ufak ufak çimdikliyordu. Ayça müthiş zevk almaya başlamıştı. Emmesi için göğüslerini İzak’ın dudaklarına uzattı. İzak korkunç bir açlıkla göğüslere yumuldu. Çılgınca emiyor, uçlarını ısırıyor, yanlardan bastırıp ikisini birden yalıyor, tamamını ağzına almaya çalışıyordu. Bir süre sonra Ayça kendini İzak’ın ellerinden kurtardı ve iki aşık 69 pozisyonuna geçtiler. İkisi de birbirlerinin cinsel organlarını zevkle, müthiş bir arzuyla yalamaya, emmeye, öpmeye başladılar. İzak boğulurcasına

“Harikasın Ayça. Ben hayatımda hiç bu kadar zevk almamıştım. Ne olur devam et. Olacak bu iş,” diyerek Ayça’nın ön ve arka deliklerini yalamaya, dilini her ikisine de sokup çıkarmaya, bu arada bir yandan da Ayça’nın vajinasını parmaklamaya devam ediyordu.

Ayça cevap vermedi. İçinde yükselen korkunç zevke teslim olmuştu ve İzak’ın penisini artık çılgınca emiyordu. Taşaklarını avuçluyor, dilini penisin her noktasında gezdiriyordu. Ve yavaş yavaş İzak’ın penisi sertleşmeye, büyümeye başladı. Ayça yaratmakta olduğu mucizeye bakmak için penisi ağzından çıkardı. İzak’ın penisi gayet iri ve kalındı. İzak mutlulukla Ayça’nın arkasını yalamaya ve inlemeye devam ediyordu. O kadar istekle yalıyordu ki, Ayça kendine engel olamadı ve kadınlık sıvılarını çığlık çığlığa İzak’ın yüzüne boşalttı.

İzak istifini bozmadan yalamaya, içmeye devam ediyordu. Ayça’yı orgazma ulaştırmış olmak onu tam anlamıyla gururlandırmıştı ve hayatında ilk kez boşalacağına inanmaya başlamıştı. Ayça bir yandan İzak’a mastürbasyon yaptırmaya, bir yandan da penisin başını hızlı dil darbeleriyle yalamaya devam etti. Konuşarak ta erkeğini coşturmak istiyordu.

– “Haydi İzak, haydi erkeğim. Sana iktidarsız diyenler halt etmiş. Ben böyle güzel sik görmedim. Doyamıyorum yalamaya. Az sonra boşalacaksın sevgilim. Tüm döllerini içmek istiyorum. İçir bana hayatım. Hadi emzir beni.”

İzak kulaklarına inanamıyordu. Bu tür sözleri kimseden duymamıştı. Korkunç tahrik olmuş bir şekilde Ayça’nın ağzını pompalamaya devam etti. Kasıklarında yükselen ateşi hissedebiliyordu. İlk sperm damlası penisin başında belirdi. Ayça iştahla yaladı ve,

– “Geliyor sevgilim, geliyor. Ohhh, çok lezzetli. Hadi doyur beni sikine,” diyerek temposunu iyice artırdı.

Losyondan ve Ayça’nın salyalarından vıcık vıcık olan penis, arada bir dudaklardan kurtuluyor, şak şuk sesler çıkarıyordu. Ayça delice bir ritimle İzak’ın sikini hem emiyor, hem yalıyor, hem de mastürbasyon yapıyordu. Bu işe çok fena kaptırmıştı kendini. Öyleki, İzak’ın penisini daha önce birlikte olduğu tüm erkeklerinkinden fazla istiyordu.

Birdenbire İzak titremeye, kasılmaya başladı. Tüm vücudunu kasıyor, adeta debeleniyordu. Ayça devam etti. İzak’ın böğürmeye benzer çığlığıyla genzine vuran ilk sperm damlalarını aynı anda hissetti ve emmeye, vantuzlamaya devam etti. İzak sanki yıllarca biriktirmişti tüm spermlerini. Koyu koyu, katı katı boşaldı. Zevkten gözleri karardı. Başı dönüyordu. Boşalması sanki dakikalarca sürdü. Tüm spermlerini, arzularını, hayal kırıklıklarını, taşaklarını kuruturcasına Ayça’nın sıcacık ağzına fışkırttı.

Bu esnada Ayça iştahla emmeye devam ediyordu. Ağzı tamamen dolmuştu. Spermleri yutmadı. Nice sonra İzak’ın kasılmaları sona erince doğruldu, yüzünü döndü ve ağzını açarak bembeyaz spermleri İzak’a gösterdi.

İzak mutlulukla gülümsüyor, konuşamıyordu. Ayça ona dünyanın en büyük hediyesini vermiş, erkekliğini kazandırmıştı. Ayça da gülümsedi ve ağız dolusu spermi bir hamlede yuttu. İzak şaşkınlıkla sırıttı. Ayça yeniden İzak’ın penisini ağzına aldı ve derin derin emerek son sperm damlalarını da taşaklarından söküp aldı. Tatlı tatlı yalayarak koca penisi tertemiz yaptı.

İzak’ın penisi hala sertti. Sonra yukarı yöneldi ve İzak’a sarıldı. İki sevgili zevkle öpüşmeye başladılar. Dakikalarca öpüştüler. Dudakları, dilleri sarmaş dolaş oldu. Sonunda birbirlerine gülümseyerek öylece uzandılar. İkisi de kendi hesaplarına büyük bir zafer kazanmışlardı. Sözlere ihtiyaç yoktu. Önlerinde onları bekleyen harika deneyimler vardı…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın