Koli Apartmanı 4 Numara

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Koli Apartmanı 4 Numara
Selim, Okan’la Beyazıt Anadolu Lisesi’nde, 9. sınıfta tanıştı. Okan zeki bir çocuktu, hobisi olan kadınlar yüzünden derslere pek vakit ayıramasa da çok çalışmaya da gerek duymuyordu, dersi dinliyor, not alıyordu. Bazen sınavlardan önce notlarına göz gezdirirdi, bu her şeyi hatırlamasına yeterdi. Selim, şüphesiz çok kıskandı onu ilk başlarda. Kendisi Okan gibi yakışıklı değildi, kiloluydu biraz, dersleri de pek iyi değildi, buna rağmen o da çalışmazdı, umursamıyordu pek. Tabii ki bu ailesiyle arasında sürtüşmelere sebebiyet vermişti, Selim de bıkmıştı her şeyden. Okan’ın ailesi çok zengin olmasa da çocuklarının ayrı eve çıkma isteğini rahatlıkla gerçekleştirebilecek maddi duruma sahiplerdi. Babası çok çalışmıştı Okan’ın, çok varlıksız bir ailede büyümüş olduğu için bütün hayatını okula bağlamış ve en sonunda Türkiye’nin sayılı avukatlarından biri olup çıkmıştı. Zeki ve güzel bir kadınla evlenmişti, böyle kararlı ve başarılı bir insanın karşısında kadın da pek naz yapmamıştı. Okan annesine çekmişti, çekici yüz hatları ve keskin bir zekası vardı onun da. İki başarılı hukukçunun evinde, el bebek gül bebek büyütülmüş, erken yaştan eğitimine başlanmıştı. Kendine çok iyi bakmıştı Okan, iyi beslenmişti şüphesiz, spor yapmaya teşvik edilmişti. Pek zorluğa katlanmadan, kalabalık çevresinde insanları tanıyarak geçmişti çocukluğu, bu yüzden onları iyi analiz edebiliyor, insanlara doğru yaklaşmasını biliyordu. Ailesiyle yaşamayı kendisine yediremediği için Koli Apartmanı 4 Numara’ya taşındıktan bir süre sonra o kalabalık ortamı özlemeye başlamıştı. Eve kadınlardan biri gelip öteki gidiyor, ikisi arasında evde yapayalnız ne yapacağını şaşırıyordu. Selim’in ailesinden nefret ettiğini şıp diye anlayıvermişti, evde yalnız kalmamak için onu da yanına almaya karar verdi. Aslında Selim, Okan’ın görebildiğinden biraz daha fazlaydı. Sessiz sakin bir çocuktu, yine de espri yapıldığında güler, evden çıkmadan önce aynaya bakardı. Her gün kendisini veya başkalarını öldürmeyi planladığını görememişti Okan. Selim’in annesi ve babası kendi ebeveynlerinden pek sevgi görememiş, kendi zekasına denk biriyle evlenip çocuk yaptıktan sonra da çocuklarına pek şefkat göstermemişti. Zor şartlarda büyümüş, iyi kötü bir iş bulabildikleri için gelebilecekleri en iyi yere gelmiş olduklarını düşünmüştü ikisi de, şimdi işleri daha ileri götürmesi gereken Selim derslerine çalışmıyor ve başarısızlığını zerre kadar umursamıyordu. Selim’den hep başarılı olmasını beklediler, sonuçta kendileri nice imkansızlıklarla yetişmiş, Selim’e imkan sağlamışlardı. Selim’in başarısızlığını hiçbir şekilde kabul etmediler ve çocukluğundan itibaren ona “Senden bir bok olmaz.” diyerek yetiştirdiler onu. Selim insanlarla iletişim kuramazdı, bunun farkındaydı Okan, ona nasıl yaklaşacağını da çoktan biliyordu zaten. Bu yüzden Selim, Okan’la sıkça vakit geçirmeye başladı. Ne var ki Okan Selim kadar yalnız değildi, bir sürü arkadaşı vardı. Bütün insanlara mesafeli davranan bir insan olan Selim’le arkadaş olmayı becerebilmiş olmasını bir marifet saymasa da Selim onun gibi başarılı, yakışıklı, herkesin sevdiği birine karşı yakın hissettiği için kendine kızıyordu. Gerçekten de Okan’ın hiçbir marifeti yoktu burada, Selim umutsuzdu, onunla arkadaş olmak isteyecek herkese koşar adım gitmeye hazırdı zaten. Hiç arkadaşı olmamıştı çünkü, hiçbir şeyi becerememişti. Entrüman çalamıyor, spor yapamıyordu, okulda başarısızdı, çirkindi, iticiydi. Biriyle iki kelime konuşmaya çalıştığı anda terler boşanıyordu her yerinden. Hiç kız arkadaşı olmamıştı ve bunu yadırgamıyordu, kendisi bile nefret ediyordu kendinden. Okan onun olmak isteyebileceği her şeydi. Öte yandan Okan da Selim’in bazı özelliklerini beğeniyordu. Her şeyi bu kadar boşvermiş olmasına hayrandı, vücudunu sıkı tutabilmek için her gün spor yaparken Selim’in kendi vücudunu önemsemeyişini düşünüyordu. Kaygılarla hayat yaşanmazdı şüphesiz, Okan’ın gözünde Selim bütün bu kaygılardan arınmıştı. Derslerini de önemsemiyordu, arkadaş edinmek için yanıp tutuşmuyordu da. Aslında Selim o kadar rahat bir insan değildi, her şeyi çok önemsiyor, hepsi gözünü korkuttuğu için bir köşeye pusup hayattan kaçıyordu adeta. 10. sınıfta Selim, Okan’ın yanına taşındı. Hayatında hiç kız arkadaşı olmamış, hiçbir kızı çıplak görmemiş, mastürbasyon bağımlısı Selim için Okan’ın evi ilk başlarda cehennem gibiydi. Yan odadan kızların zevk dolu çığlıklarını duydukça yorganın altında cenin pozisyonuna girip ağlıyordu Selim, asla sebep olamayacaktı böyle çığlıklara, kimse onunla yatmak istemeyecekti, iğrenç, iğrenç olduğu için yalnız biriydi o. Öte yandan Okan vardı, her gün başka kadınlarla, Selim’in hayal bile edemeyeceği kadar çekici kadınlarla yatıyordu Okan. Yaşamını sorguluyordu, hatta bir yaşamı olup olmadığını. Yine de Okan’la yaşamı ona iyi geldi, onu değiştirmeye başladı. Okan bazen seksi yarıda bırakıp aradığı bir şeyi bulmak için Selim’in odasına belinde havluyla girdikçe Okan’ın ne kadar büyük bir penisi olduğunu görüyordu Selim, öte yandan kendi penisi bir parmak kadardı. Ne kalındı ne uzun, sanki bir çocuğa aitti. Bunun hormonal olması gerektiğini çok iyi biliyordu, penis, erkeklerde bulunan, erkeklere özgü bir şeydi ve erkeklik hormonuyla penis boyu doğru orantılıydı. Kendisinin gay olması gerektiğini düşünüyordu bazen ancak yine de Okan’ın eve getirdiği kızları gördüğünde erekte oluyor, ağzının suyu akıyor daha sonra onları ve Okan’ın altında çıkardıkları sesleri düşünerek mastürbasyon yapıyordu. Ancak değişti Selim, Koli Apartmanı 4 Numara’da başlayan hayatı onu bambaşka bir insan yaptı, fantezileri de değişti.

Buse biseksüel bir kızdı ama erkeklerle sadece sevişiyordu, romantik çekim hissettiği kişiler hep kızdı. Esk**en beri beraber büyüseler muhtemelen aşık olmazdı ama lisede tanışmış olduğu Merve’yi gerçekten seviyordu. Merve görünürde heteroseksüeldi ama Buse bu konuları pek açmıyordu, çok sevdiği kızla bu konuları konuşamıyordu, sanki ağzından bir şey kaçıracakmış gibi ya da belki de çok heyecanlandığı için. Hem, yalan söylemek de istemiyordu. Birkaç kere kızları da çekici bulduğundan espriyle karışık bahsetmeyi düşünmüştü ancak sonra vazgeçti. Buse de Merve de güzel kızlardı, ikisi de rahatça seks partneri bulabiliyordu. Buse, Merve’yi sevdiği için kızlarla ilişkiye girmeye tereddüt eder olmuştu, sanki onu aldatıyormuş gibi hissetmesine sebebiyet veriyordu çünkü. Öte yandan Merve de erkeklerle ilişkiye girdiği için erkeklerle sevişmek onun için hiç sorun değildi. Tanışmış olduğu çok çekici, kibar bir adamın evine gitti bir gün sevişmek için, Koli Apartmanı 4 Numara’ya. Kapıyı Okan açtı, bekliyordu Buse’yi. Selim ise kapının çaldığını duymuş ve heyecanlanmaya başlamıştı. Kapısını kilitledi, Buse’yle Okan’ın öpüşerek yan odaya girdiğini duyabiliyordu. Okan, Selim’in sesten rahatsız olmaması için yatağını Selim’in odasının diğer tarafına koymuştu, direkt oraya gittiler zaten. Selim perdeleri çekti, pencereyi açtı, peçetesini de yanına alıp yatağa uzandı. Okan’ın bu kadar çekici olması onu da azdırmaya başlamıştı artık. Okan’ın yanında bir erkek, hatta bir insan bile olmadığını düşünmeye başlamıştı. Onun kadar başarılı, zeki, kibar, seksi birinin yanında kendini kötü hissediyordu başlarda ama sonra bunu bir fantezi haline getirmişti. Okan istediği kızı sikebilirdi, onlara nasıl yanaşacağını da çok iyi biliyordu. Öte yandan bu Selim için imkansızdı. Selim, dünyadaki yerinin bu olduğunu kabullenmeye başlamıştı, ezik olduğu için hiçbir zaman bir kızla sevişemeyecekti. O çirkindi, kiloluydu, her konuda çok başarısızdı. İnsanlarla iletişim kuramazdı doğru düzgün, kendini rezil ederdi hep. Bu düşüncelerle bazen Okan’ın koca yarağına atılıp her yerini öpüp yaladığını hayal ederdi, onun önünde diz çöküp, Okan’ın istediği herkesi, kendisini bile sikebileceğini, Okan’ın üstünlüğünü kabullenen bir şekilde ona zevk vermek… Heteroseksüel olduğundan emin olan birisi için gerçekten garip düşüncelerdi bunlar, Selim de biliyordu bunun ezikliğiyle başa çıkmak için beyninin bir savunma mekanizması olduğunu. Ezik olduğunu düşünerek kendini öldürmek istemişti yıllardır, şimdi bu hayallerle ezikliğini doğasının bir parçası olarak kabul ediyordu. İçeriden sesleri dinledi. Okan kızı ilk önce yatağına almıştı, yatağa gidene kadar ikisi de soyunmuştu zaten. Okan empati kurabilen bir insandı, Buse’yi düşünüyordu, ona olabildiğince zevk vermek istiyordu. Uzun uzun öpüştüler, yavaşça Buse’nin memelerine, göbeğine, en sonunda amına indi. Buse’nin klitorisini iki dudağı arasına alıp emiyor, bir yandan içeriden diliyle okşuyordu onu. Bu sırada Buse’nin gözlerinin içine bakıyordu, Buse kendini hiç bu kadar şanslı hissetmemişti. Okan çok deneyimli olduğu için neyi ne zaman nasıl yapacağını biliyordu, Buse’nin amına gelene kadar vücudunun başka yerlerinde çok oyalanmış, Buse’yi adeta kudurtmuştu. Okan’ın yeşil gözlerine bakarken sol elini saçları arasına götürdü Buse, sonra gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. Okan bazen dilinin arkasını Buse’nin amına dayayıp kafasını yukarı kaldırarak amını boydan boya yalıyor, amın yanaklarına, bacak içlerine öpücükler konduruyordu. Buse pek dayanamadı, boşaldı sonunda. Okan göbeğine, memelerine öpücükler kondurarak dudaklarına ulaştı Buse’nin, belinden tuttu onu, kaldırdı ve öpmeye başladı. Buse kollarını Okan’ın kafasının etrafına doladı hemen, ona teşekkür edercesine dudaklarından öpüyor, sonra bir sanat eseri gibi olan yüzüne bakmak için kafasını geri çekiyor, Okan’ın yeşil gözlerinin içine uzun uzun bakıp yanaklarını okşadıktan sonra tekrar yumuluyordu dudaklarına. Okan’ın ellerini her yerinde hissediyordu. Belini, sırtını, bacaklarını okşuyor, saçlarının arasında dolaşıyordu o eller. Buse de Okan’ı ellemeye başladı, kaslarını hissetmek istiyordu. Birkaç kez daha öptü Okan’ı, sonra sadece gözlerinin içine bakmakla yetindi. Sıranın neye geldiğini ikisi de biliyordu. Okan gülümsedi, bu gülüş Buse’nin içini ısıtmıştı, çok sevecen davranıyordu Okan ona. Sonra Okan belinden tutarak yatağa yatırdı onu tekrar, boynuna yumulmuştu bir yandan da. Siki kazık gibi olmuştu çoktan, nabzıyla birlikte yukarı aşağı oynayan devasa bir şeydi. Düzdü, orantısız hiçbir yanı yoktu, vücudunun diğer her yeri gibi kusursuzdu. Okan belini indirdi biraz, yarağı Buse’nin amına değdi, Buse Okan’ın nabzını ve sıcaklığını kasıklarında hissetmeye başlayınca heyecanlandı, hayatında daha önce yaşamadığı bir deneyim yaşayacağından emindi çünkü. Okan doğruldu, siki Buse’nin karnına doğru uzanıyordu. Buse’nin bacaklarından tuttu ve omzunun üzerine kaldırdı onları. Sonra durup bu düzgün, yumuşacık ve bembeyaz bacakları okşayıp öpmeye koyuldu. Arada bir önündeki manzarayı seyrediyordu, Buse’nin heyecanla kendisini izleyen gözlerini, muhteşem vücudunu… Son bir kez eğilip öptü Buse’yi, geri doğrulurken Buse dudaklarını bırakmak istemediği için neredeyse onunla birlikte doğruluyordu, geri uzandı yerine. Okan biraz gerileyip yavaşça Buse’nin içine girmeye başladı. Bir süre sonra Buse’nin amının yarağının başını tamamen çevrelediğini hissetti, Buse bu sırada kafasını geriye atmış, kalbinin atışlarıyla savrulurken tatlı tatlı inliyordu. Okan ellerini Busenin iki yanına koyup girmeye devam etti, sonuna kadar girdiğinde Buse içini doldurduğunu hissediyordu bu muhteşem sikin. Bacak arası kasıp kavruluyordu halen, bacaklarını birbirine yaklaştırıp iyice hissetti onu, gözlerini aralayıp Okan’a baktı. Böyle bir insanla ilişkiye girmenin heyecanı doruklardaydı şimdi, kendini tutamayıp yerinden doğruldu ve nefesler arasında ateşli bir şekilde öpüşmeye başladılar. Okan bir süre sonra bunun böyle gideceğini anladı ve kızı kucaklayıp kalktı yataktan. Karşıdaki duvara götürdü. Kızı indirdi, dudaklarından kurtulup duvara döndürdü onu. Arkadan bir kez daha girdi içine, bu sefer biraz daha hızlı. Buse ağzından bir zevk iniltisi kopmasına müdahale edemedi. Okan Buse’nin belini tuttu ve saçlarının arasından girip boynunu öperken git-gel yapmaya başladı. Buse’nin bundan ne kadar zevk aldığını duvarın hemen öteki tarafındaki Selim çok net duyuyordu, Selim de gözlerini kapatıp 31 çekmeye devam etti. Buse bir süre sonra kafasını çevirip Okan’la tekrar öpüşmeye başladı, iniltileri boğuktu şimdi. Biraz öpüştükten sonra Okan geri çekilip önündeki muhteşem kıza bakarak onu sikmeye devam etti, temposunu gittikçe artırıyor, hiç kesintiye uğratmıyordu. Okan Selim gibi düşünmüyordu bu konuda, istediği kızı sikebiliyor olmasını bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmüyordu. Bunun için çalışmıştı, insanlara buna göre yaklaşıyordu, onlarla nasıl konuşacağını öğrenmişti, vücut yapmıştı, hep kibar ve anlayışlı olmaya çalışıyordu. Sadece seks için de değil, herkese karşı böyle davranıyordu. Çekici olduğunun farkındaydı. Herkesin cinsel istekleri olduğunu da biliyordu, bu yüzden biriyle seks yapması karşılıklı bir şeydi, bunun onu hiçbir şekilde daha iyi yaptığını düşünmüyordu. Selim’se bunu bir ayrıcalık olarak görüyor, Buse’nin, Okan’ın yarağı altında çıkardığı zevk dolu inlemeleri dinleyerek onun kadınları nasıl memnun edebildiğini düşünüyor, kendi çaresizliğine 31 çekiyordu biraz da. Koli Apartmanı 4 numaradaki yaşamı onun, içindeki itaatkar ibneyi tanımasına yol açmıştı.

Bir ara tatildelerken Selim’in köye gitmesi gerekiyordu. Ailesini sevmiyordu, ayrı bir evde yaşıyordu ama bağlarını koparmış değildi, hala onlardan harçlık alıyordu. Ailesi onu köye gitmeye zorladığında onlarla papaz olmamak için kabul etmek zorunda kalmıştı. Durumu Okan’a anlatmıştı, Okan da ona gülümsemiş, ona anlayışla “İstiyorsan ben de geleyim, benim için de değişiklik olur.” demişti. Okan aslında evde kalmayı tercih ederdi şüphesiz, bunu teklif etmesinin tek sebebi Selim’i düşünüyor olmasıydı. Selim’in orada yabancılık çekeceğini, bir yere kapanıp tatilin bir an önce son bulmasını isteyeceğini biliyordu, yanında samimi olduğu birinin bulunmasının onun için iyi olacağını düşünerek etmişti bu teklifi. Empati kurabilen, kibar bir insandı. Böylece beraber gittiler köye. Okan ilk günün sonunda cinsel ilişkiye girebileceği birini bulmazsa aklını yitireceğini düşündüğü için Ayşe’yi eve getirdi. Ayşe herkesin namuslu diye bildiği bir kızdı, kimseye anlatamazdı kız bu ilişkiyi. Kimseye yüz verdi ama Okan’ın bu köyde sadece bir kere bulunacağını biliyordu, bekaretini bozdurabileceği daha iyi birini bulamazdı, bunun eninde sonunda olacağını biliyordu zaten. Ki artık lise’ye gidiyordu ve içgüdüleri onu dürtmeye başlamıştı. Okan’ın bu istediği kişiyle ilişkiye girebilme gücü çekiciliğinden geliyordu, herkes çekici biriyle ilişkiye girmek istediği için Okan gibi biriyle sevişmeye her an hazırlardı. Okan da güzel bir kız görünce aklını kaybediyordu benzer şekilde. Okan köyde pek alternatif olmadığını biliyordu, hatta genç köy nüfusu okumak için ilçeye gittiğinden tatil zamanı kalabalık olacak köyde bulunmak istediği için okulu 1 hafta asacak olan Ayşe’den başka alternatif yok gibiydi. Ayşe gerçekten güzeldi, Okan görür görmez onunla sevişmek istemiş, yarım saat içerisinde eve getirmişti. Selim’in ailesi, Selim başka bir yerde yaşamaya başladığı için onun ayrı bir evde durmasına göz yummuşlardı, zaten arkadaşını da kimse tanımadığından kimse evine almaya pek yanaşmazdı. Çoğu kişi artık şehre taşınmış olduğundan Selim’in annesi yine kendi ailesinden birine ait olan evi Selim’e tahsis etmiş gibiydi. Okan normalde sık sık farklı insanlarla birlikte olan biri olmasına rağmen Ayşe’den başka pek alternatifi bulunmadığından o 1 hafta boyunca aynı evde kalıp sürekli aynı kızı sikti. Bir süre sonra azgınlığıyla başa çıkamadığı için ik**e bir soyunmaktansa evde çıplak dolaşabileceğini düşündü, Selim’e ayıp olacağını düşünmüyordu. Böylece Selim, Okan’ın o iri ve güzel yarağını evde sallaya sallaya dolaşmasını izledi durdu. Ayşe eve ilk geldiğinde Selim’i görünce şaşırdı. Tanımıyordu ama evde başka birinin olması onu tedirgin etmişti. Okan onun kızlığını bozarken bir odaya kapatmıştı kendilerini, bir süre sonra Ayşe ortama ayak uydurdu zaten. Selim içeriden onları dinliyordu, Okan deneyimliydi, daha önce çok kız bozmuştu bu yüzden Ayşe’nin canını minimum ölçüde acıtarak gerçekleştirmişti bu işlemi. Kızın o büyük siki sonuna kadar alması ilk başlarda zaten imkansızdı, bu yüzden kızın 1 hafta boyunca o evde kalması belki de Okan için en iyisi olmuştu. Kız da onu dürten içgüdülerini böyle biriyle dışa vurduğu için seksin en zevkli halini tatmıştı artık, Okan’ın yanından ayrılmak istemiyordu. Bir keresinde kahvaltı masasındayken kendini tutamayıp masanın altından Okan’ın sikini yalamaya başlamıştı. Okan bir mahçubiyetle Selim’e bakınca da Selim sorun olmadığını belirten bir işaret yaparak tabağını da alıp içeri gitmişti. Okan böyle durumlarda Selim’in erekte olup olmadığına bakıyordu. Hiç sevişirken görmemişti arkadaşını, kendisi için seks hayatının vazgeçilmez bir parçasıyken. Eğer onu erekte görseydi bir kere, onun da sevişmesine yardım etmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. Selim de aslında azıyordu azmasına ancak kalkan küçük sikini saklamanın bir yolunu buluyordu, pek belli olmuyordu dışarıdan. Hatta siki kalkınca sanki kalkmamış orta boylu bir siki varmış gibi duruyordu. Okan, bu kadın bağımlılığından nefret ediyordu. Buna harcadığı zaman ve enerjiyi düşündükçe kahroluyordu. Bu sırada okuyabileceği kitaplar, izleyebileceği filmler, gezip görebileceği yerleri düşünmek dahi istemiyordu. Selim onun gözünde efendi bir çocuktu. O evde çatır çutur bir kızı sikerken Selim’in sikinin dahi kalkmaması, Selim’e olan saygısını bir kat daha artırıyordu. Selim gizlediği penisini çıkarıp içerideki sesleri dinleyerek 31 çekerken Okan’ı düşünüyordu. Kendini bu kadar aşağı ve Okan’ı bu kadar üstün görmesi, ister istemez içinde Okan’a karşı bir saygı oluşmasını sağladı. Kızlarla hiç ilişkiye girememesinden dolayı kaderinin bu olduğunu kabullendi, hayal ettiği seksi kızları Okan gibilerinin sikeceğini ve kendisinin anca sesine 31 çekebilecek bir ezik olduğunu düşündü hep. Kendini aşağılayıp duruyordu, içinde itaatkar biri vardı. Yaşayabileceği tek seksin belki sadece Okan gibi gerçek bir erkeğin onun sikine ve kızların hiçbirinin onu sevmemesine bakıp gerçek bir erkeğe ait olan sikiyle onun nasıl bir erkek değil de isterlerse erkeklerin kullanabileceği bir delik olduğunu öğretmesi olabileceğini düşündü. Okan’ın ona dünyadaki yerini sike sike öğretmesini istedi. Okan’ın ona bakmayacağını, gerçekten heteroseksüel bir erkek olarak erkeklerle zerre kadar ilgilenmeyip süper seksi kızlarla yatmaya devam edeceğini biliyor, bu düşünce Okan’ın gözündeki değerini yükselttiği için onun tarafından domine edilmeyi daha çok istiyordu. Okan sınıflarındaki bütün güzel kızları ve hatta bir keresinde de İngilizce öğretmenlerini sikmişti. Selim bunları düşündükçe o muhteşem sike dokunmak, okşamak, sarılmak isteği iyice artıyordu içinde. “Ben gerçek bir erkek değilim.” diyordu kendi kendine. “Bir amı sadece gerçek bir erkeğin sikinden tadabilirim.”. Ancak gerçekten de böyle bir şey asla olmayacaktı. Okan heteroseksüeldi, Selim’in bu düşüncelerini sezinlediği anda onunla beraber yaşamayı reddedebilirdi. Selim de bu düşüncelerini gerçekten iyi saklıyordu.

O gün Buse sikilirken yine bunları düşündü. Kendisi 2 kere boşalmıştı, buna rağmen Buse’nin zevk iniltileri devam ediyordu. Kendisi bu seslere bile bu kadar erken boşalırken Okan’ın bir kadına bu kadar zevk verebilmesi ve hala devam ediyor olması onu hala azdırıyordu ama artık daha fazla 31 çekecek hali kalmamıştı. O gün Buse eve gittiğinde Okan’ı düşündükçe güldü. Ona aşık olduğu yoktu, o duygusal olarak bir lezbiyendi ve Merve’ye aşıktı ancak hayatında hiçbir zaman böyle güzel bir seks yapmamıştı, bu onun için gerçekten de eşsiz bir deneyimdi. Bu onun aklına bir şey getirdi, Merve’yle yakınlaşması için bir fırsat olabilirdi belki de bu. Planına göre Okan’ı Merve’ye övecekti, böylece hem Merve, Buse’nin onu sevdiğine dair şüpheleri varsa onlar da yok olurdu. Çok güzel bir seks olduğunu, bir daha deneyimlemek istediğini söyleyecekti. Merve’yi Okan’la sevişmeye ikna ettiğinde kendisi de aynı deneyimi tekrar yaşamak istediği söyleyerek Koli Dairesi 4 Numara’ya Merve’yle beraber gidecekti. Planda ikisi de Okan’la sevişecekti, Buse’ye göre bu, Merve’yle cinsel bir aktivitenin içinde beraber olmak, ona yakınlaşmak ve Merve’nin içinde de lezbiyen istekler varsa bunu öğrenmek için bir fırsattı. Buse bir başka gün Okan’la tekrar konuşup her şeyi dile getirdi. Okan kabul etti etmesine fakat ne var ki bundan aslında pek memnun değildi. Kendisini kullanılıyormuş gibi hissediyordu içten içe. İnsanlara yardım etmeyi severdi ama bu planda ona biçilen böyle bir rol doğru gelmiyordu ona hiç. Bunu inkar etmek istiyordu, Buse’nin sevdiği kızla yakınlaşması için yapabileceği bu işle gurur duyuyor olması gerektiğini söyledi kendine. Buna inandığına inanıyordu hatta ama içinde bu düşünceler hiç kaybolmadı.

Böylece bir gün kapı çaldı, iki güzel kız vardı kapıda, Selim seslerini duyunca yine heyecanlandı ve kapısını kilitledi. Her kızı altında eritip bitiren, köyünün en güzel kızını bir hafta boyunca salonda, mutfakta masanın üzerinde, yatak odasında her yerde siken, sınıftaki bütün güzel kızları elden geçirip öğretmenini yatağa atan bu adamın önünde bugün iki kız birden diz çökecekti. Gerçi Okan için ilk değildi ya bu, Selim yine de kendisinin erkek olmadığını hatırlatan bu ayrıntılarla iyice azıyordu. Okan kapıyı kapattı. Odaya giderken bir sağına dönüp Merve’yle, bir soluna dönüp Buse’yle öpüşüyordu. Merve gerçekten çok tatlı bir kızdı, çok masum bir duruşu vardı. Heyecandan titriyordu. Buse ona öyle bir övmüştü ki Okan’ı, sanki ilk defa sevişecekmiş gibiydi Merve. Okan önce Buse’yi soydu, Merve’ye pek dokunmamıştı. Ona dönünce sadece sarılıyor, kalçalarını kavrıyor, gözlerine bakıyor ve öpüyordu. Buse çırılçıplak kaldıktan sonra Okan Merve’ye bir gösteri vermeye karar verdi. Buse’nin de kendisinin romantik olduğu kadar sert de sikebileceğini öğrenmesini istiyordu. Buse’yi yatağın üzerine yüzüstü yatırdı, Buse kalçasını yukarı kaldırmıştı bile. Okan koca sikini Merve’nin amına dayadı arkadan. Buse derin bir nefes almaya hazırlanıyordu ki Okan bir anda yükleniverdi. Böyle olunca nefesi kesildi Buse’nin, sonradan bastı çığlığı. Okan elleriyle arkasından Buse’nin belini tutuyordu, başparmakları sırtındaydı ve olanca hızıyla sikiyordu Buse’yi. Buse de canı yandığı kadar zevk alıyordu, hatta sevdiği kızın karşısında böyle kullanılmak, böyle hoyratça sikilmek onu daha çok azdırmıştı. Okan arada Buse’nin kalçalarını sıkıp tokatlıyor, Buse’nin saçlarına asılıp sikiyordu onu. Merve’nin külotu sırılsıklam olmuştu, yerinde duramıyordu. O muhteşem sik arkadaşının amına bir görünüp bir kaybolurken her şeyi atıp Okan’ın üzerine fırlamamak için kendini zor tutuyordu. Buse ona baktı bir ara, Merve’nin gözü onu görmüyordu. Buse bir ara elini arkadaşına uzatacak oldu ama Okan ellerini tuttu Buse’nin, akıl almaz bir hızla sikmeye devam etti onu. Buse’nin gözleri yaşarmıştı, pes etmek istiyordu ama bir yandan öyle bir zevk alıyordu ki kimseyi durduramazdı. Okan bunu hissediyordu, onu olabildiğince sınırda tutmak istiyordu. Biraz daha hoyrat davransa Buse pes edebilirdi, onun canını olabildiğince yakıyordu. Bundan sadist bir zevk aldığı yoktu, aslında hiçbir zaman böyle olmamıştı. Sadece o içten içe Buse’ye karşı hissettiği nefreti atıyordu şimdi kendisi farkında bile olmadan. En sonunda Buse bağırarak boşaldı, Okan bir süre onun içinde durup kalçasına son bir tokat attıktan sonra doğruldu. Buse hareket bile edemiyordu, Okan’ın istediği de buydu. Şimdi Buse müdahale bile edemeden, seksin bir parçası olamadan onun aşık olduğu kızı sikecekti önünde. Ama şimdi o eski halinden eser yoktu, yine o alabildiğine nazik Okan geri gelmişti. Merve’yi kucaklayıp masanın üzerine oturttu, eğilip boynuna bir öpücük kondurunca kız hafifçe inledi. Gerçekten çok heyecanlıydı, Okan kafasını çekip Merve’nin ellerinden tuttu, güldü ve “Sakin ol.” dedi. Bir süre izledi kızın ona bakan titrek ve hafif dolu kocaman gözlerini. Elini yanağına koydu kızın, kız da elini onun elinin üzerine. Bir süre izledi o masum suratı Okan, sonra kızın heyecandan titreyen alt dudağına yapıştı. Yavaş, nazik öpüşlerdi bunlar. Kafasını yine çekip Merve’nin gözlerini açmasını bekledi. Bu sefer kızın suratını iki eli arasına alıp parlayan gözlerle gözlerinin içine baktı ve “Çok güzelsin.” dedi. Merve’nin elinde olmadan gözünden bir yaş süzüldü ve sarıldı Okan’a. Buse kılını bile kıpırdatamadan izliyordu, önünde onu bu kadar ilgilendiren bir olay olmasaydı çoktan bayılmıştı, bilincini zar zor açık tutuyordu. Okan gerçekten pestilini çıkarmıştı onun. Okan’la Merve uzun uzadıya öpüşüp sarıldılar. Sonra Okan Merve’yi yavaşça soydu ve çırılçıplak bıraktı. Yine durup izledi Merve’nin çıplak bedenini, heyecandan her yeri titriyordu kızın, amı hala kıvranıyordu yarak için. Okan belinden tuttu kızı, nazikçe yerleştirdi sikini ve sikmeye başladı yavaşça. Belini daire şeklinde hareket ettiriyor, elleriyle her yerini okşuyordu kızın. Merve’yi uzun uzun öpüp gözlerine bakmayı da ihmal etmiyordu, kızı kendine aşık etmek ister gibi bir hali vardı. Giderek hızlandı, temposunu kesmedi, kızın her yerine dokunup öpüyordu, saçlarını okşuyordu, izliyordu onu. Şov yapıyordu adeta, bir kız nasıl sikilir onu gösteriyordu sanki. En sonunda hızlandı hızlandı ve boşalacağını hissedince yavaşladı, temposunu ayarlıyor, kızı hissediyordu. O kadar ustaydı ki kızla tamamen aynı anda boşaldı, içine boşalmıştı Merve’nin, normalde önceden binlerce soru sormadan asla yapmazdı böyle bir şey. Daha önce birilerini kazara hamile bıraktığı olmuştu, hiç çocuğu yoktu ama, erkenden bunu çözüme kavuşturuyordu, kürtaj yaptırdığı da olmuştu seviştiği bir kızın, çok umursamadı bu yüzden. İkisi de boşaldıktan sonra durdular, birbirlerine baktılar sadece. Sonra yavaşça, ardından gerçekten ateşli ve birbirlerini asla bırakmayacaklarmış gibi öpüştüler. Hala içindeydi Merve’nin. Öpüştükten sonra yine bakıştılar ve Merve kafasını Okan’ın omzuna koyup bacakları ve kolarıyla sarıldı ona. Buse bunu görünce yattığı yerden sessizce ağlamaya başladı, sadece gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Okan onu sikerken de çok gözyaşı akıttığı için kimse fark etmezdi. İstese artık kalkardı ya, kalkmadı, artık bir anlamı yoktu. Merve’yle Okan el ele tutuşup gülüşerek içeri, bir şeyler içmeye giderken Buse yatakta durup arkalarından baktı. Sevdiği kızı kaybetmişti. Okan neredeyse onu bile kendisine aşık etmişti ve şimdi sevdiği kızla içeride öpüşüyordu. Kafasını geri koyup düşündü, onun gibi kültürlü, komik, zeki, kibar ve çekici bir insanın yanında kimseyle şansı olmadığına inanmıştı iyice.

Okan kendini yine üstün görmüyordu tabii, kendisi karşısındakini nasıl etkilediyse karşısındaki de onu etkilemişti sonuçta, her ilişkisi için aynı şeyi düşünürdü. Aşık olmazdı ama. Merve’ye de aşık olmamıştı. Ona neden böyle davrandığını da bilmiyordu. Bir süre sonra Merve ona onu sevdiğini söyledi, Okan da kimseyle duygusal ilişki kuramadığını. Merve yine Buse’nin omzunda ağladı, Buse de onunla beraber ağladı. Okan seks düşkünlüğü için tedavi olmaya karar verdi, bu kararın üzerine Selim yegane mastürbasyon malzemesini kaybedeceğini düşündü. Okan onun aklında sürekli başka kızlarla yatan, istediği herkesi yatağına getiren bir adam olarak kalsın diye Koli Apartmanı 4 Numara’dan ayrılıp evine, ailesinin yanına döndü. Yepyeni bir cinsel kimliği vardı artık. Okan tedavi olamadı, arkadaşını da kaybetmişti, yeni bir ev arkadaşı da alası gelmedi yanına pek, alışmıştı Selim’e. Birisiyle evlenmesi gerektiğini düşündü ama seks düşkünlüğünden ötürü bunu yapamayacağını da biliyordu. Eşinin bununla ilgili bir sorunu olmaması da önemli değildi, zaten kimseye duygusal bir bağlılık da hissetmiyordu, bir eksiklikti bu onun için. Eh, en sonunda kimse pek mutlu olamadı, ne yapalım, her şey mutlu sonla bitmiyor. Zaten gerçek hayatta ölüm olmadıkça “son” diye bir şey de olmuyor.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın